Ramazan ayı geldiğinde pek çoğumuzun aklına oruç, iftar sofraları ve sahurlar geliyor. Ancak bu mübarek ayın gerçek anlamı sadece aç kalmak değil, aç olanın halini anlamaktır.
Gün boyu süren açlığımız, bize nimetlerin kıymetini öğretirken, asıl amaç ihtiyaç sahiplerini gözetmek, onların da bu ayı huzurla geçirmesine vesile olmaktır.
Bugün, çevremizdeki insanlara biraz daha dikkatle bakmanın zamanı. Komşumuz, mahallemizdeki bir aile, bir garip, bir yetim… Belki de akşam ne yiyeceğini bile bilmiyor. Oruç sadece kendi açlığımızı hissetmek değil, aç insanların karnını doyurmaktır. Ne yazık ki, günümüzde bu hassasiyet unutuluyor. Sofralar dolup taşarken, bir köşede aç kalan birini görmezden gelmek, Ramazan’ın ruhuna aykırıdır.
İslamiyet, paylaşmayı, yardımlaşmayı ve özellikle de muhtaçları gözetmeyi emreder. Ancak bugün, bu konular yeterince dile getirilmiyor. Ramazan’ı sadece gösterişli iftar sofralarıyla geçirmemeliyiz. Oruç, sadece nefsimizi terbiye etmek değil, fakirin halini anlamaktır. Yılda bir kez bedenimizi dinlendirirken, ruhumuzu da doyurmamız gerekir.
YukarıGöklü.com olarak çağrımız nettir: Çevrenize bakın. İhtiyaç sahibi insanları bulun, onların halini duyurun, onlara yardım eli uzatın. Ramazan ayı, sadece kendi soframızın bereketiyle değil, paylaşmanın huzuruyla anlam kazanır. Unutmayalım ki, bu dünyada kimse aç kalmamalı. Ve eğer birileri açsa, bu hesabın bir gün bizden sorulacağını bilelim.
Bu Ramazan, sofralarımızı değil, gönüllerimizi donatalım.
Subscribe to get the latest posts sent to your email.